27 Ekim 2016 Perşembe

Platonik Plüton - Bölüm 5 ( İyikisi ve Keşkesi )

Bölüm 5 - İyikisi ve Keşkesi                                             ( Bölüm 1 / Bölüm 2 / Bölüm 3 / Bölüm 4 )

Şaka gibi. Çok değil, bir saat öncesine kadar beni öldürmesinden endişelendiğim kadına şimdi kendi ellerimle kahve yapıyorum. Hem de kendi evimde, kendi mutfağımda...
Adı Kate'miş..
Doğru mu söylüyor acaba? Kesin yalandır.
Herkes benim gibi salak mı? Hem kapıyı çalsa açardım. Ne öyle gizlice girmeler falan..
Neymiş yardımcı olmamı istiyormuş. Nasıl yardımcı olabilirim ki? Sanki bir şeyler biliyorum...


Hay Aksi ! Şeker attım ama belki şekersiz içiyordur. Her neyse..

(Mutfaktan salona..)

Kahveler hazır.
Kate ?
Kate ?
Ne şimdi bu gitti mi yani?
Halüsinasyon mu gördüm acaba?
Kutuu !
Yoksa kutuyu mu çaldı?

(Salondan odaya..)

Kate : Odan pek düzenliymiş Frank.

Frank: Gittiğini sandım.

Kate: Kahveler?

Frank: Salonda kaldı. Odama ned...

Kate: (araya girerek) Sen kahveleri yaparken oyalanmak istedim. Salonda ilgimi çeken pek bir şey yoktu.

Frank : Ve sende odama girdin öyle mi ?

Kate: Kızdın mı ?

Frank: Yoo şeyy. Evet. Aslında kızdım. Sadece odama girdiğin için değil, aynı zamanda evime de izinsiz girdiğin için. Bir yabancının evinde bu kadar rahat davranamazsın.

Kate: Bunu ölü bir adamın evine giren sen mi söylüyorsun Frank ?

Frank: Benim anahtarım vardı.

Kate: Pekala, dairenin anahtarından bir tane de bana çektir o halde.

Frank: Anlamadım ?

Kate: Kahveler soğuyor.


(Odadan salona..)

( Kate kahvesinden bir kaç yudum aldıktan sonra )

Kate: Kahve için teşekkürler Frank. Gitmem gerekiyor.

Frank: Konuşacağımızı sanıyordum ?

Kate: Saat sabahın beşi ve ikimizde uyumadık. Pek sağlıklı bir sohbet olmayacağı kanaatine vardım. Uyu ve dinlen.Önümüzdeki hafta seni tekrar ziyaret edeceğim. Söz veriyorum bu sefer kapıyı çalacağım. Ayrıca tanıştığımıza memnun oldum.Umarım memnun da kalırım.

(Salondan kapı girişine.. )

Kate: Görüşmek üzere.

(Kate kapıyı açmak üzereyken )

Frank: Tekrar görüşmek istediğimi sanmıyorum.


Kate : İstiyorsun Frank. İstiyorsun.. Merak ediyorsun. Hatta biliyor musun?Benden etkilendin bile... Senin evinde geçirdiğim bu yarım saat içinde aklından benimle sevişmek bile geçmiştir? ( Gülümseyerek) Ne diyorsun ?

Frank: Kendinden fazla emin konuşuyorsun. İstemiyorum ve merak etmiyorum. İsteyen ve merak eden sensin. Aklında soru işaretleri olan, iki tane intihar vakasının peşinden koşan sensin. Ve oldukça çaresiz olmalısın ki ölü adamın, hiç bir şeyden haberi olmayan komşusundan yardım istiyorsun.
Ayrıca tipim de değilsin.
Donnie'nin evinde düşündüğüm tek şey beni öldürüp,öldürmeyeceğindi. Ve kendi evimde de seni öldürüp,öldürmeyeceğim.. Ve eğer öldürürsem de...

 Kate: (Araya Girerek) Sen bir katil değilsin Frank.

Frank: Değilim. Ama olmayacağım konusunda nasıl emin olabiliriz? Öyle değil mi?

Kate: Seni tekrar ziyarete geleceğim ve söz verdiğim gibi kapını çalacağım Frank. Hala benimle görüşmek istemediğine bu kadar eminsen kapıyı açmazsın ve bende tekrar seni rahatsız etmem.

Frank:  Harika. "Tekrar seni rahatsız etmem" kısmına bayıldım.

Kate: Son iki dakika içerisinde çok sinir bozucu bir adama dönüştün. Üzerine silah doğrulttuğum adam daha naifti. Her neyse en azından o naif adamla konuşmam gerektiğinde ne yapacağımı biliyorum.

Frank: Sen bir katil değilsin Kate. Olamayacağın konusunda da oldukça eminim. Donnie'nin evi karanlıktı ve yüzünü, gözlerini net bir şekilde görememiştim. Ama şimdi sana baktığımda seni okuyabiliyorum. O yüzden tekrar bana silah doğrultma fikrini bir düşün derim.

Kate: Fena değilsin. Kötü ve sert adam performansını beğendim.

(Kapıyı açtım ve.. )

Frank: Güle güle Kate.

Kate( Kapı eşiğinde) : Bence intihar değildi Frank. Onlar intihar etmediler. Öldürüldüler.. Aksi türlüsü çok mantıksız geliy..

Frank : Güle Güle..

(Kapıyı kapattım..)

-----------------------

Berbat ve yorucu bir gündü. Beynim allak bullaktı. Uykusuzluktan gözlerim kapanmak üzereydi. Ne kutu, ne Donnie , ne de Kate umurumdaydı o dakika. Bir an da öyle bir boşvermişlik çökmüştü ki üzerime, kutuyu gidip camdan aşağıya fırlatabilirdim.
Her neyse, iyi ki yapmamışım... Ölebilirdim..
Ya da keşke yapsaymışım... Ellerime kan bulaşmazdı...
-------------------------
-------------------------
Odama gittim, yatağıma girdim ve uyudum.. Akşama kadar uyumanın planlarını yaparken,uyandıktan sonrasında ne yapacağımı düşünerek uyudum.Düşünme kısmı pek bir kısa sürdü tabi. Neredeyse hemen uyudum. Yeni bir hayata, yeni bir Frank olarak başlayacağım ilk güne uyanmak üzere uyudum. Tabi bunun farkına çok sonraları varabildim.
Bu hikayenin eğer bir miladı varsa o da o gündür.
------------------------


Uyandım..
Hemen hemen on bir saatlik bi' uykunun ardından sersem bir şekilde uyandım..
Karnım fena halde açtı. Mutfağa yöneldim ve buz dolabını açtım . Tabi ki bomboştu. Dün arkadaşlarımla buluştuktan sonra dönüşte bir şeyler almayı planlıyordum. Tabi haliyle her ikisini de yapamamıştım. Yüzümü yıkadım , üzerimi giyindim ve bir şeyler yemek için dışarıya çıktım. Ne yiyeceğim konusunda kararsız kalıp, biraz sağa sola bakındıktan sonra dışarıda yemekten vazgeçtim. Markete uğradım ve kaşar,tost ekmeği, mayonez ve acı sos, meyve suyu ve bir kaç ıvır zıvır daha aldım.  Kahvaltı yaptıktan sonra tekrar dışarı çıkar ve dönüşte diğer temel eksiklikleri de alırım diye planlıyordum.
Eve döndüm, elimdekileri mutfağa bıraktım ve telefonumu şarja takmak için salona yöneldim.

BİNGO!!!

Benim salonumda, benim koltuğumda oturuyordu.


Frank : Gustavo ?

Gustavo: Merhaba Frank. Kusura bakma hem sözleştiğimiz halde görüşemediğimiz için hem de evine bu şekilde girdiğim için.

Frank: Evin dış kapısını iptal mi ettirsem acaba?

Gustavo: Anlamadım ?

Frank: Diyorum ki yuh artık! İkidir eve geldiğimde salonumda birini oturmuş bir şekilde bana " kusura bakma" derken buluyorum.

Gustavo: Kapıyı çaldım Frank. Evde olmayınca da senin eve dönmeni bek..

(araya girerek)
Frank: Şaka mı bu ? Kapıyı çaldın ve açan olmayınca sende içeri mi girdin ? Ne kadar normal bir davranış.. Ne kadar normal... Gerçi en azından Kate'e göre bir tık daha düşünceliymişsin de önce kapıyı çalmışsın.. Hem evime neden geliyorsun? Arayabilirdin. Sana cenazede telefon numaramı vermiştim ?

Gustavo: Kate mi ? Kate sana mı geldi ?

Frank: Evet. Yarında mezarından kalkıp Donnie gelirse hiç şaşırmam artık.

Gustavo : Kate Acker ?

Frank: Aov gerçek ismini ve soyismini söylemiş. Ben takma ad kullanmıştır diye düşünüyordum.

Gustavo: Sana kim olduğunu söyledi mi?

Frank: Senin arkadaşının kız arkadaşının kız kardeşi olduğunu. Böyle bir garip oldu. Donnie'nin sevgilisinin kız kardeşiymiş işte.

Gustavo: Üvey kız kardeşi. Seninle ne işi olabilir ki ? Sana neden gelsin, nereden ulaşsın ?

Frank: Aslında direkt bana gelmedi. Dün gece Donnie'nin evinde karşılaştık. Birbirimizi hırsız sandık, sonra biraz konuşunca durum anlaşıldı ve ben eve döndüm. Sonra duşa girdim ve çıktığımda senin oturduğun koltukta oturuyordu. O koltuğa bir isim mi versem acaba?

Gustavo: Ne konuştunuz? Seni öldürmediğine göre seninle işi daha bitmedi..

Frank: Pek bir şey konuşmadık. Konuşacaktık, vazgeçti ve sonra gitti. Haftaya tekrar geleceğim dedi.  Bir dakika ? Beni öldürmediğine göre mi ? Nasıl yani ?

Gustavo: Sana geldiğim için çok şanslısın Frank. Seni bu durumdan kurtarabilirim.

Frank: Hangi durumdan? Kate kim ? Katil mi o ? Beni neden öldürsün ?

Gustavo: Farkında olmadan yanlış işlere bulaştın Frank. Kate göründüğü gibi biri değil. Çok tehlikeli biri.

Frank. Eğer söylediğin gibiyse kesinlikle göründüğü gibi değil. Bende üstten üstten konuştum. Yok yüzünü, gözlerini gördüm, yok seni okuyabiliyorum, sen katil değilsin , olamazsın da falan diye..

Gustavo:  Neden böyle bir konuşma geçti aranızda?

Frank:  Donnie'nin evinde karşılaştık kısmı biraz eksik oldu. Ben oradayken o geldi, ben saklandım. Hırsız sandım. O odanın birinindeyken usulca kaçacaktım. Ve tabi beni yakaladı. Silahlıydı beni sorguya çekti. Konuştuk derken sohbet değil yani. Sorguya çekti beni. Sonra neden orada olduğumu falan anlatınca bana inandı ve serbest bıraktı. Sonra  benim evime geldi. Evime gelmedi aslında, evime girdi. Senin gibi ! Her neyse...  Oradaki yaşananlara istinaden öyle bir konuşma geçti yani .

Gustavo : ( Kendi kendine, sessizce )  Neyin peşinde bu kadın ? Neyin peşinde...

Frank: Bende her şeyi anlattım. Baya bir konuşup anlatasım varmış. Birde burada olanlardan kimseye bahsetmem falan dedim. Gerçi kimseye yine bahsetmem. Sen sonuçta kimse değilsin. Hiç kimsesin.. Donnie'nin hiç kimsesi..

Gustavo : Donnie'nin evinde ne arıyordun?

Frank: Sorguya mı çekiliyorum acaba? Hem sen neden geldin ?

Gustavo: Sorguya çekmiyorum, yardımcı olmaya çalışıyorum.

Frank: Pek öyle görünmüyor. Neden geldin ?

Gustavo: Seninle Donnie hakkında konuşmak üzere sözleşmiş,randevulaşmıştık. Onun için geldim.

Frank: Cenazedeyken bir hafta sonrası için randevulaşmıştık. Bir hafta sonrası !

Gustavo: Bir kaç sorun yaşadım. Halletmem gereken de bazı işler vardı. Özel şeyler..

Frank: Olabilir. Arayıp haber verebilirdin.

Gustavo: Telefonumu kaybettim.

Frank: Evimi nasıl buldun?

Gustavo: Donnie'nin komşusuyum demiştin. Bulmak zor olmadı. Gereksiz ve yersiz endişelere kapılma Frank. Ve şimdi sana yardımcı olabilmem için tüm her şeyi bana en ince ayrıntısına kadar anlat. Evet, Donnie'nin evinde ne arıyordun ?

Frank: Sen burada beni beklemiyordun! Dışarıdan beni gözetliyordun. Ben evden çıkınca evime girdin ve etrafı kurcalamaya,bir şeyler aramaya başladın. Ansızın ben gelince de beni bekliyormuş gibi yaptın. Şimdi sen söyle Gustavo; Evimde ne arıyorsun ??





bölüm sonu.


























1 yorum:

nexmi156@hotmail.com dedi ki...

Sn. Ulu;
İyi günler.
"Platonik Plüton - Bölüm 5 ( İyikisi ve Keşkesi )" sinden sonraki bölüm/bölümleri maalesef bulamadım. Keşke devamını da okumak zevkinden mahrum bırakmasaydınız bizi.
Sağlıcakla kalın.