17 Nisan 2017 Pazartesi

Geç mi kaldınız? Yoksa Gecikmiş mi ? ( A.U.P )

"Bunun için henüz çok erken" diye bizleri durduranlar, " Artık çok geç! Ne yazık ki  geç kaldın" diyebileceği günleri iple çekenlerden de olabilirler. Olamazlar mı? İllaki olmuşlardır..
Geç kaldın diyebilmek için yavaşlatanlar...
Onlarla başlasam da onlara daha sonra değineceğim.

~
~


Geç kalmışlık hissi bir kere yapışınca üzerine kolay kolay kurtulamaz insan.
Tam olarak adlandırılması da zordur.
Neye geç kalmış ? 
Toplantıya, akşam yemeğine, ufaklığın mezuniyet balosuna, 06:45 vapuruna, vizesinden yüz aldığın sınavın finaline ya da zar zor randevu kopardığın ilk buluşmaya geç kalmaktan bahsetmiyorum. Bunlar somut şeyler.
Ki zaten bu tip durumlarda geç kalmış hissediyorum da demeyiz.
 ( bkz: Toplantıya geç kalmış hissediyorum.)
Geç kaldım deriz, o anlıktır ya da kısa vadelidir. Bu da mevzunun somutluğundan kaynaklanır. 

Ben işin soyut tarafındayım.
Hani şu insanın üzerine yapışınca kolay kolay kurtulamadığı tarafı.
Geç kalmışlık hissi, zamanı düşmanınız haline getirir. Saatle, günler ve aylarla, yıllarla ve mevsimlerle sürekli belirsiz bir kavga içerisinde bulursunuz kendinizi.
Ve ne yazık ki her seferinde de kaybettiğiniz bu kavgalar sizi daha da yorar ve kendinize olan güvensizliğinizi arttırır. 
Peki nedir bu soyut geç kalmışlıklar?
Başarıya, huzura, geleceğe, sevmeye ya da sevilmeye, ayrılığa ya da kavuşmaya, çocukluğa, gençliğe genç kalmışlık...  
Bu ve benzeri şeylere geç kalmışlık..
Benim favorim "geleceğe geç kalmışlık" mesela.


Geleceğine geç kalmışlık hissi...

(Açık uçlu paragraf başlangıcı)
Geleceğe geç kalmışlık hissi öyle beter bir histir ki, düne olan özleminizi giderek attırır. Peki bununla yetinir mi? Yetinmez tabi, ayrıca bugüne olan nefretinizi de arttırır.
Ve zaman geçtikçe, yarınlar bugün oldukça, hayat önünüze hep özleyecek ya da nefret edecek bir şeyler koyup durur.

~

~


Hatta çoğu zaman bu kadar net bile olmaz. Birbirine karışır duygular.  Bir bakmışsınız dün size haz veren bir eylem, bugün canınızı sıkan bir eyleme dönüşmüş. En sevdiğiniz şarkıyı dinleyemez hale gelip, en sevdiğiniz kitabın yazarını unutursunuz. Yargılanmaktan ve eleştirilmekten kaçarsınız. Çünkü bunu kendinize kendiniz fazlasıyla yaparsanız. Delicesine yalnız kalmak isteyip, yalnız kaldığınızda da gerilirsiniz._________________
___________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________
_________________________________________________________________________________

(Açık uçlu paragraf sonu)


Bu yazıyı yarıda bırakıyorum. Çünkü okurlarım tarafından devam ettirilmesini çok istiyorum. Geleceğe geç kalmışlık hissi ya da benzeri bir geç kalmışlık hissine sahip olan okurlar ilgili paragrafı  kendilerince devam ettirip, bu yazının en sonunda bulunan "yorum gönder" bağlantısı aracılığıyla benimle paylaşırsa çok mutlu olacağım. Yorum olarak göndereceğiniz metin yalnızca benim tarafımdan görünecektir, anonim olarak gönderebilirsiniz, yayınlanmasını isterseniz de belirtmeniz yeterlidir.




// Neden böyle bir yazı yazdığımı bir sonraki  "açık uçlu paragraf" yazısında anlatacağım. Geç Kalmazsam.











Hiç yorum yok: